7 Ocak 2011 Cuma

TEMBELLİK VE ÇALIŞKANLIK ÜZERİNE



““İşleyen demir paslanmaz.”,”Allah tembel kulunu sevmez.”,”Çalışmak fazilettir.”Bu özdeyişler hep çalışmanın bir erdem olduğunu ve üstün bir etkinlik olduğunu belirtmek üzere söylenilegelmiştir.
Çalışmak;                                                          
 1. Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak: Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz -E. B. Koryürek.
 2. Herhangi bir iş üzerinde olmak.
 3. -de İşi veya görevi olmak, bulunmak: İnşaatlarda çalışan işçiler birer ikişer inşaatların kapılarından geri dönüp geldiler.-L. Tekin.,
 4. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak.
 5. (-e) Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak: Olduğundan fazla yaşlı görünmeye çalıştığını sezdim.-R. H. Karay.
 6. (-e) Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek: Dar ve sapa yollardan hızla yürümeye çalışıyorduk. -A. H. Tanpınar.

Çalışmak; amaca ulaşmak için,bir bilgiye sahip olmak,bir davranışı edinmek için gerçekleştirilen fiillerin tümüdür.Geçmişten günümüze tüm toplumlarda yüceltilmiş bir erdemdir.Üstün bir değerdir. Çalışkan öğrenciyi öğretmen sever,çalışkan işçiyi patron sever,çalışkan insanı herkes sever.

Çok akıllı çocukların salt çalışmadıklarından ötürü başarılı olamadıkları görülen bir gerçekliktir.Ders çalışmayı,tekrar etmeyi adet edinmiş,çokta akıllı olmayan biri ise üst sıralarda yer alabilir.

Asıl olan sorumluluk bilincidir.Toplumdaki rollere göre herkesin yapması gerekenler vardır.Öğrenci okul derslerini çalışmalı,bir ev hanımı ev işleri üzerine çalışmalı,bir akademisyen araştırmalar üzerine çalışmalı,belediye temizlik görevlisi caddelerin temizliği için çalışmalıdır.Bu bir zincirdir.Birinin çalışmasını aksatmasını diğerini etkiler.

Örneğin;okulun elektronik cihazlarından sorumlu kişi çalışıp projeksiyon makinesini tamir etmediğinde orada çalışmak isteyen öğrenciler çalışamazlar.

Diğer bir açıdan bakıldığında okulda birçok görevli bulunmaktadır.Birinin diğerinden az çalışması bunu adet haline getirmesi etik olmayan bir durumdur.İşçilerin üstlerine düşeni layıkıyla yerine getirmesi gerekir.Aldıkları maaşın aynı olması,aynı çalışma performansını göstermelerini gerektirir.

Yani çalışmak sadece bireyin çaba  gösterip karşılığını alması  şeklinde tanımlanamaz.

KONUYLA İLİNTİLİ KAVRAMLAR VE TANIMLARI
Çalışkan;
sf. Gayretli, çalışmayı seven, faal: Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı. -H. E. Adıvar.

Tembel;
sf. 1. İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç: Tembeller ve işsizler daha çok yorulurlar. -A. Ş. Hisar.
 2. tıp Fonksiyonunu yerine getirmede yavaşlık gösteren (organ): Galiba karaciğeri de tembel. -H. Taner

Tembellik;
Tembel olma durumu veya tembelce davranış: Zaten bu şair milletinin tembelliği dillere destandır. -N. Hikmet.

Miskin;
sf. 1. Çok uyuşuk olan (kimse): Hayran olduğum adamı miskin bir mektep çocuğu gibi yaka paça alıp götürdü. -Y. K. Karaosmanoğlu.
 2. Hoş görülemeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen (kimse).
3. Cüzzam hastalığına tutulmuş olan (kimse).
 4. esk. Âciz, zavallı: Âşık olan miskin olur / Hak yoluna teslim olur -Yunus Emre

Siftinmek;
(nsz) hlk. 1. Oyalanmak, vakit geçirmek.
 2. Bir yere sürtünerek kaşınmak: Mahallede duvar kenarlarında siftinip pinekleyen uyuz, kör, topal köpeklerden başka kimse yoktur. -Y. K. Karaosmanoğlu.
    
Siftinmek;Zaman geçirmek, oyalanmak.
Siftinmek;Amaçsız, tembel tembel dolaşmak.
Üşenmek;(nsz) Kendinde bir gevşeklik duyarak bir işi yapmaya isteği olmamak, erinmek: Üşenmiyor, her gün üç yüz metre yürüyüp çöpünü dökmeye buraya geliyor. -E. Şafak.
Yorgun;sf. Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan: Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş -B. S. Erdoğan.

“Tembellik ise miskinlik olarak görülmüş ve hep lanetlenmiştir.Tembellik,her türlü geriliğin ve kötülüğün kaynağı olarak kabul edilmiştir.”²

Çalışkan olmak ve tembel olmak birbirinin muadili olarak zihnimizde yer etmiştir.Oysa ki böyle değildir.

Tembel olma durumu,kişinin mizacıyla,yaşadıklarıyla ilgilidir.Ya bir insan doğuştan isteksizdir,hiçbir faaliyette bulunmak istemez;ya da hayatta yaşadıkları onu yıldırmıştır.Çaba sarfetse de amaca ulaşamayacağını düşünür.Bu sebepten tembel olmuştur.

Bir de hantal;yani işi ve davranışları yavaş olan bireyler vardır.Bunlara tembel denemez.Çalışırlar ama tempo düşüktür.Aynı işi daha uzun sürede yaparlar.Ancak tembelliğinden dolayı hantallaşadabilir insan.

“Çalışmada olduğu gibi tembellik ve istirahatte de aşırıya kaçmamak,ılımlı bir orta yolu takip etmek en iyisidir.Nitekim tembellik ve aylaklıktan başka yapacak işleri olmayanların başına sonuçta vücutlarının hantallaşması ve zekanın az çalışması gibi pek çok fenalıklar gelebilir."³

Erasmus hiçbir işleri olmayan ‘saf,budala ve sefih’ kimseler olarak nitelendirdiği saraydaki prenslerin hayatını şöyle betimler:”…Bu adamlar öğleye kadar uyurlar.Uyandıkları vakit,bir anı beklemekten başka bir işi olmayan hamarat bir uşak,onlara çabuk çabuk bir Missa mırıldanır;duayı gecelikle dinlerler.Sonra kahvaltı,arkasından öğle yemeği gelir;ondan sonra kağıtlar,zarlar,santrançlar,maskaralar,soytarılar,aşifteler,şakalar,kaba olaylar,ara sıra da bir iki güzel kahvaltı,yemekten sonraki bütün vakti doldurur.Akşam yemeği vakti gelir,sofraya oturur,sonra kalkarlar;gece sık sık yemek yemeden yattıklarını da Allah bilir.İşte en ufak bir endişeye düşmeden,saatleri,günleri,ayları,bütün ömrü böyle geçirirler…”

İnsan uğrunda uykusuz geceler geçirip,çok çalışıp çaba sarfettiği bir işin sonunda elde ettikleriyle çok fazla mutlu olur.Kolaylıkla elde ettikleri çokta değerli değildir,sıradandır.
O halde tembellikten,eğlenmekten zevk alabilkmek için daha önceden çalışmak,yorulmak ve çalışmadan geçirilebilecek özgür zamanların özlenmesi lazımdır.Ancak modern yaşamın gerektirdiği kurallar içerisinde çalışma zamanları çok uzun,dinlenilip tembellik yapma olanakları ise çok kısıtlıdır.Peki bu durumda ne yapacağız?Çalışmayı bir yük eziyet olarak,çalışma saatlerinin bir an önce bitmesini dileyerek çalışma ile savaş mı edeceğiz?Böyle bir davranış önce bize zarar ve azap verir.O halde çok eski bir atasözüne uyalım:”Değiştiremeyeceğimiz şeyler için sabır,değiştirebileceğimiz şeyler için cesaret ve kuvvet,değiştirip değiştiremeyeceğimiz şeyleri ayırt edebilmek için de akıl dileyelim.”

Thales”…İşsiz güçsüzlük üzücü bir şeydir…Acınmaktan çok kıslanılası..”der.Hesiodos:”…Çalışmak ayıp değildir asla,çalışmamak ayıptır.Çalışırsan çok geçmez kıskanır seni,çalışmayan varlığını görerek;varlığın ardından şeref ve itibar gelir.” der.


Almanya’da Erlangen Üniversite’sinde tıp psikolojisi öğretim üyesi ve araştırmacısı Siegfried Lehr’in bilimsel araştırma bulgularına göre atıl, faaliyet yapmayan ve tembel tembel vakit geçiren kişilerin zeka gücü azalıyor. Buna karşılık çalışıp herhangi bir şey üzerinde faaliyet göstermek zekanın aktivasyonu üzerinde çok olumlu tesirler meydana getiriyor.
Psikolog Lehr sakız çiğnemenin bile zihni performansı geliştirdiğini ifade ediyor. Üniversitede ders dinleyen öğrencilerden örnek veren Lehr, sakız çiğneme suretiyle beyne fazla oksijen gittiğini ve sonuçta sakız çiğneyen öğrencilerin zihninin daha açık olduğunu söylüyor. Kalemle oynamak ve hatta örgüyle uğraşmak gibi küçük hareketler dahi faydalı hareketler sınıfına giriyor. Lehr diyor ki: “Zihnin açık kalması için genel olarak hareketlilik, konsantrasyonun zayıflamaması için de sık sık bir şeyler içmek ve atıştırmak faydalı. İçecek konusunda açlık hissedilmesini beklemeyin. Zira susuzluk duyulmaya başlandığında vücut zaten kurumuş hal alıyor. İnsanlar rahat oldukları zamanlarda daha verimlileşiyorlar. İlgi alanlarınızla uğraşırken ilham gelmediği zamanlarda paydos yapın ve birkaç dakika başka şeylerle uğraşın. Ayrıca devamlı stres altında yaşayan kişilerin beyinleri en geç 40 yaşından sonra geriliyor.”



Birçoğumuzun kulakları alışıktır bu tanıma; “Benim çocuğum zekidir ama çok tembellik ediyor…” Aslına bakılırsa bu bir eleştiri midir, övgü müdür, orası pek anlaşılmaz. Genelde çalışmayan öğrencinin nazikçe motive edilmesi için kullanılsa da sonuçlar beklenenin tam tersini verebilir, öğrencimiz; “tembelim ama zeki olduğum için vakit bulunca işlerin üstesinden gelirim” ya da “Zeki olduğum için tembellikten vazgeçmeme gerek yok” diyebilir. “Ama! Ama! Ben ne yaptım motive edeyim derken bir uyuklayan bir canavar mı yarattım?” Şaka bir yana gerçekten çok ciddi bir vakadır: “Zeki ama tembel olmak”

İster sınava hazırlanalım ister yalnızca okul derslerine çalışalım, hepimiz iyi biliriz ki, ders çalışmak dünyanın en keyifli işi değildir. Ders çalışmanın keyifsiz görünmesi işleri ertelememize sebep olabilir. Ertelenen işler biriktiği zaman yükün altından kalkılamayacak boyutlara ulaşır. En sonunda da; “işler çok birikti, artık mümkün değil yapamam” durumuna gelirsek çalışmamak için en güçlü mazeretimize kavuşmuş oluruz. Tembellik, bu şekilde kendi kendini besleyen bir mekanizmaya sahiptir. Notlar düşer ya da hedeflerden uzaklaşılırsa birileri gelip, “sen çok zekisin ama tembelsin” deyiverince hiçbir şey yapmadığımız halde kendimizi sevmemiz için bahane bulmuş oluruz. Kendimizi her şeye rağmen sevmek iyidir fakat işler birikirken kılımızı kıpırdatmamak ta pek hoş bir durum değildir.

Anlaşılıyor ki maksadını aşabilen bir sözdür, “Tembel ama zeki” yakıştırması… Çalışmayan öğrenciyi övmek gibi anlaşılabilir ve henüz tedavisi de bulunamamıştır.


ÇALIŞMAYA DAİR

-İnsanlığa bir hizmette bulunu isem,bu,çalışmaktan ve sabırla düşünmekten başka bir şey değildir. 
               Sir Isaac Newton
-Çalışanlar,kötülük düşünmeye vakit bulamazlar.Çalışmayanlar ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar.   
                Hz.Ali
-Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir. 
                                                                                       Balzac
-Çalışmak her şeyi fetheder.
                                   Virgilius
-Plansız çalışan bir kimse,haritası olmadan ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir insana benzer.
                                                                                                                                 Descartes
-Tarihimizde çalışmadan yaşadığı için ismi hatırlanan tek kişi bile yoktur.
                                                                                                          T.Roosevelt
-Küçük kazançların peşinde koşanlar büyük kazançları yakalayamazlar.
                                                                                                          Konfüçyüs
-Dinlenmeden çalışmak insanı yorar,ama hiç çalışmadan dinlenmek insanı tembel yapar.
                                                                                                                                 F.Ponsand
-Kim kazanamazsa bu dünyada bir ekmek parası
  Dostunun yüz karası,düşmanının maskarası
                                                        M.Akif ERSOY
-Çalışmak bizi şu üç beladan kurtarır:can sıkıntısı,yoksulluk,kötü alışkanlık.
                                                                                                                      Voltaire

-Alın teriyle ıslanan toprak kurumaz.
                                               İbrahim Olcaytu
-Çalışarak ün kazananlar,doğuştan ünlü olanlardan daha fazladır.
                                                                                  Çiçero
-Çalışmayı sevmeyi öğreniniz;bu dünyada başarı sağlayabilmek için çalışmak zorundasınız.                                                                                                                              Schindler
-Paslanacağımıza yıpranalım.
                                   Cumberland
-Çalışmak hayat,düşünmek ışıktır.
                                   Victor Hugo
-İşinin esiri olan insan başkasının esiri olmaz.
                                                           Carlyle
-Terleyen alın leke tutmaz.
                                   S.Ertürk
-Tek şeye ihtiyacımız vardır;çalışkan olmak.
                                                           Kemal Atatürk
-Milli hayatta,beşeri vasıtaların en başında gelen hassa,çalışkanlıktır.
                                                                                              İ.İnönü
-Ayaktaki bir işçi.oturmakta olan bir beyden çok daha iyidir.
                                                                                   Franklin
-Bize kıymet kazandıran yaptığımız işlerdir.
                                                           G.Bancroft

“Kesinlikle hiçbir şey yapmamak dünyanın en zor şeyidir,en zor ve en entelektüel.”
                                                                                                Oscar Wilde(1856-1900)
                                                                                                          İrlanda asıllı şair ve oyun yazarı
                                                                                              Intentions,”The Critic as Artist”
“Tembel insanlar hep bir şey yapmak istiyor.”
                                                                                              Marquisde Vauvenargues
                                                                                              Fransız asker ve yazar
                                                                                              Reflexions et maximes
“Aylaklık haylazlığın anasıdır denir,doğrudur bu; ama haylazlık sadece aylaklığın korkunç boşluğundan bir kaçış girişimidir.”
                                                                                              George Borrow(1803-1881)
                                                                                                          İngiliz yazar
                                                                                                          Lavengro
“Yayı hep gergin tutarsan çok geçmeden kırarsın.”
                                                           Phaedrus(M.Ö.y 15-M.Ö.y.50)
                                                           Romalı fabl yazarı
                                                           Bir fablından

“Kelebeklerden çok karıncalara yakınız.Fazla boş vakte çok az insan dayanabiliyor.”
                                                                                               Gerald Brenan(1894-1987)
                                                                                               İngiliz Yazar
                                                                                              Thougth in a Dry Season
İnsanın yapacak çok işi olmadıkça,aylaklığın tadını tam çıkarması imkansızdır.”
                                                                                  Jerome K(lapka) Jerome(1859-1927)
                                                                                  İngiliz oyun yazarı ve mizahçı
  The Idle Thoughts of an Idle Fellow

Tembellikten sürekli şikâyet ederiz. Buna rağmen, işlerimizi saatlerce erteleme huyumuzu da bir türlü terk edemez ve aynen devam ederiz. Erteleme işi bize çok hoş gelir ve bundan kolay kolay kurtulamayız. Halbuki yapacağımız işi planlayarak adım adım ilerlersek, tembellik tıpkı sihirli bir değnek deymiş gibi uçar gider. Sizi motive eden ve oyalayan nedir? İşte bu sorunun cevabını bulduğunuzda, bu anlamda var olan birçok probleminizin üstesinden gelmiş olacaksınız.

Tembellik, beynimizdeki sistemin kısa devre yapmış olması halinde açığa çıkar. Hedeflerimiz için zorlu ve uzun soluklu çalışmak bizi uzun süreli mutlu eder; fakat kısa vadede beynimizin belirli bir kısmı zorlanmadan ve sıkıntılardan ayrılarak mutluluğa adım atmak ister. İşte bu noktada, tembellik baş gösterir. Ve kısa süreli bir gel-git yaşarız. Uğraşmak, didinmek bize her zaman için zor gelir. Halbuki ancak çaba sarf ederek, uğrunda uğraş vererek mutluluğa ve doyuma ulaşırız.

İnsanlar çalışarak, kendilerini sosyal aktivitelerle meşgul ederek, hayattan tat alır ve tatmin olurlar; çünkü sürekli meşguliyeti olan inanlar, kendilerini, zamanın nasıl geçtiğini, endişelerini ve üzüntülerini unuturlar. "Akıp gitmek, akış" (İngilizce flow) kelimesi Claremont Üniversitesi psikoloğu Mihaly Csikszentmihalyi (çiks-sent-mi-hay) tarafından bu hadiseyi anlatmak için kullanılmıştır.

"Hayatın akışına kapılan insanlar bir fırtınayla mücadele ediyor, bir beyin ameliyatı yapıyor veya çocuklarıyla birlikle bir yapboz üzerinde çalışıyor ya da bir müzik aleti çalıyor olabilirler." der Csikszentmihalyi.

Sonuç itibariyle ne ile meşgul olduğumuz değil, ne olursa olsun bir şeylerle ilgileniyor olmak mutlu olmamız için yeterlidir. Hayatın akışında yer alan birçok aktivite, aynı zamanda bizim için tatmin ve mutlu olma sebepleridir. Nitekim bunları yapmak için önemli kişi olmamıza da gerek yoktur; çünkü hayat akıp gidiyor ve biz de bu hayatta bize biçilen rolü oynamaya devam ediyoruz. Hangi rolde olduğumuz önemli değil, önemli olan hayata kıyısından, köşesinden, bir yerinden tutunabilmektir. 

Csikszentmihalyi der ki: "Şimdiye kadar tanıştığım en mutlu insanlardan biri Chicago'da oturan 64 yaşında bir adamdı. 4 tane üniversite diploması olmasına karşın kaynakçılık yapıyordu. Adam işiyle son derece gurur duyuyor, usta veya kalfa olmayı, sevdiği işi yapmaktan alıkonacağı düşüncesiyle reddediyordu. Taştan yapmış olduğu bahçede süzgeç ve projektör yardımıyla gökkuşağı gibi rengarenk ışık oyunları oluşturuyor ve akşamlarını o görüntüleri izleyerek geçiriyordu.”

Gençler de hayatın akışına kapılırlar. Birçok uğraş ve aktivitelerini "hem çalışmak hem eğlenmek" mantığını göz önünde bulundurarak yaptıkları sürece en mutlu insanlar, gençlerdir. Hayatın içindeki bu akış sonunda yoğun bir tatmin olmuşluk hissi verir. Bu yoğunluk insanı gerer ve bunaltır ama tatlı bir gerilimdir bu, çünkü hiçbir zaman üstesinden gelemeyeceğiniz ve kapasitenizi aşan sorumluluklar yüklenmez bize. "İnsanların kendilerini en mutlu hissettikleri an, en iyi şekilde yapabildikleri işle meşgul oldukları andır."

Tembellik etmek, bizi her zaman geriye götüren bir haldir. Biyolojik olarak, beynimiz çok az efor sarf ederek zevk almamızı ve sıkıntılardan uzak durmamızı ister. Doyurucu, tatmin edici bir başarı elde etmek için öncelikle beyinde gerçekleşen o kısa devreyi tamir etmek gerekir. Bunun için özel bir efor sarf edip, bir patlama yaşayabiliriz. Fakat ardından çok yoğun bir mutluluk ve haz hissedeceğimiz kesindir. Gördüğünüz gibi hâlâ bir şeyler yapabilirsiniz. Hedeflerinize ulaşmak için yapmanız gereken tek şey, harekete geçmektir.

Tembellik, ondan zarar görenler için çok kötü bir şeydir. Sabah sıfır motivasyon ve sıfır enerji ile uyandıysanız bu, inanılmaz derecede can sıkıcı bir histir ve bunu aşmak için ne yapılacağını çoğu zaman kestiremeyiz.


Tembel insanlık halleri;lezzetli bir yemek yiyemezsiniz, çünkü tarifi takip etmeniz ve malzemeleri bir araya getirip pişirmeniz için enerjiye ihtiyacınız vardır.

Yatağınızı toplayamaz, çamaşır yıkayamaz, evi temizleyemezsiniz; çünkü yeterince motivasyonunuz yoktur ve bu da sizi rahatsız ediyordur. Eviniz pislik içindedir ve siz evinizi düzeltemiyorsunuz; çünkü kendinizi çok yorgun hissediyorsunuzdur.

 Diğer insanlarınkinden çok daha az paranız var, bunu biliyorsunuz; fakat onlar bütün gün boyunca çalışabiliyorken siz çalışamıyorsunuz.

Eğer bir işiniz varsa, sık sık hastalanıyorsanız ve düzenli bir şekilde işten kaytarıyorsanız, insanlar sizi "tembel ve güvenilmez biri" olarak bilecekler.

Eğer tembel bir öğrenciyseniz, ödevlerinizi düzenli bir şekilde yapmaz ve derslerinize gereken özeni göstermezsiniz. Başarı da bir hayal olur elbette.

Tembelseniz, tamamlanmış hiçbir işiniz olmaz; çünkü dikkatinizi toplayamaz, yaptığınız işe odaklanamazsınız. Herhangi bir görevi yerine getirmek için enerjinizin hiç olmadığı bir hayatı düşünün. Bu, çok can sıkıcı ve berbat bir şey olurdu. 

Hiç kimse tembel olmaktan keyif almaz. İnsanlar mutluluğu, çalışmakta ve bir şeyleri başarmakta bulurlar. Üniversite araştırmaları gösteriyor ki; hedefe ulaşmak için çok çalışan insanlar başarılı oluyorlar. Kim ne kadar aktifse o kadar mutlu, neşeli.

"Plajda uzanıp rahat bir şekilde yatmak kulağa hoş geliyor, fakat emin olun, hiçbir şey üretmeden uzun süre aynı şeye devam etmenin, bir zaman sonra hiçbir zevki kalmaz."

ATASÖZLERİ

-Ağustosta yatanı,zemheride bir sinek sokar.
                                              
-Bağa bak üzüm olsun;yemeye yüzün olsun.

-Bakarsan bağ  bakmazsan dağ olur.

-Çiğnemeden yutulmaz.

-Ekmeden biçilmez.

-Emek olmadan yemek olmaz.

-Er olan ekmeğini taştan çıkarır.

-İşleyen demir pas tutmaz.

-Sen işlersen mal işler,insan öyle genişler.

-Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.

-Terlemeden para kazanılmaz,solumadan can verilmez.

-Toprağı işleyen,ekmeği dişler.

-Çalışmak günü kısaltır;ömrü uzatır.

-Üzümü salkımda gör,adamı işte.

-Yazın başı pişenin kışın aşı pişer.

-En verimli yağmur alın teridir.

-Çalışmak ibadettir.

-İş bitirenin işi biter.

        TIGER MISINIZ?                                         EEYORE  MISINIZ?
                            


Topluma faydalı ve başarılı bir birey olmak istiyorsak, tembelliğimizi alt etmeliyiz.Bunun için;

Canımız kitap okumak istemese bile, okumalıyız.Bir şeyler yazmak istemese bile yazmalıyız.Kısacası, hareket etmek, aksiyon en iyi motivasyondur. Bir görevi yerine getirememekten bizi alıkoyan tek şey onu yapmamamızdır.Bu yüzden hemen harekete geçmek gerekir.

Bütün bir yemeği tek bir hamlede yemeniz gerekse ne çok zorlanır ve ne tuhaf hallere girersiniz, değil mi? Neyse ki, yemeğinizden bir lokma alırsınız, bunun tadını çıkarırsınız ve yavaşça diğer lokmalara geçerek yemeğinizi bitirirsiniz. Aynı şekilde, eğer her şeyi bir anda yapmak isterseniz, motivasyonunuzu kaybedersiniz. Önce hangisini yapacağınızı, nereden başlayacağınızı şaşırırsınız ve sonuç itibariyle hiçbir işi tamamlayamamış olursunuz. Bu nedenle, büyük işlerinizi küçük parçalara bölün ve elde etmiş olduğunuz işin sadece o bölünmüş kısmına konsantre olun. Bu sayede çok zor ve asla üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz bir işi, çok daha keyifle ve zevkle tamamlamış olacaksınız.  

Dikkatimizi dağıtacak şeyleri ortamdan kaldırmalıyız.Tembelliğimiz tuttuğu zamanlarda etrafımızda işimizin dışında bizi meşgul edecek şeyler hemen dikkatimizi çeker ve motivasyonumuz bozulur. Örneğin, bilgisayarın bulunduğu odada herhangi bir işle meşgul oluyorsak ve bilgisayarında internet bağlantısı varsa, ufacık bir iş için internete girmek isteyebilir ve o site senin bu site benim bir anda yapacağımız işi unutup web sayfalarında kaybolabiliriz. Bunun sonucunda da bir türlü kendimizi bilgisayarın başından alamaz ve dikkatimizi tamamen dağıtmış oluruz.    

Bir başka örnek: 'öğrenciler' Öğrenciler ders çalışmaları gereken vakitte bir anda gözlerinin televizyona kayması sonucu birbirini takip eden diziler ve programlarda kaybolabiliyorlar. Kolay kolay başından kalkılamayan televizyonun bu etkisiyle beraber dersler ve ödevler uzun süreli ertelenebiliyor. Sonuç itibariyle elimizde kalan, tamamlanmamış işler, görevler ve çalışılmamış dersler, bitirilmemiş ödevler oluyor.

Dolayısıyla, dikkatimizi dağıtan bu eşyalarımız amacının dışında bize hizmet etmiş olurlar. Dikkatimizi dağıtacak şeyleri ortamdan kaldırırsak, mesela internete bağlanmazsak, televizyonun bulunduğu odayı kilitlersek ya da yapacağımız işe odaklanabilecek, dikkatimizi dağıtabilecek ne varsa onların olmadığı yalın ortamlarda çalışırsak işimize çok daha kolay konsantre oluruz. Dikkatimiz farklı sebeplerden dolayı dağılmış olsa bile, uzun süreli bağlayıcı etkisi olmayan şeylerden uzak durduğumuz için dikkatimizi tekrar kolayca toparlayabiliriz.

Sürekli kendimizi motive etmeliyiz.Yaptığınız iş her ne ise, onunla niçin meşgul olduğunuzun farkında mısınız? Zaman içerisinde kişi yaptığı veya o an için meşgul olduğu işin sebebini, maksadını, o işi yaparak ulaşmak istediği hedefleri unutabilir. 'Ben bu işi neden yapıyorum ki?' diye düşünebilir. Bu nedenle yaptığınız işin kişisel tatmininiz, hayatınız ve aileniz için ne kadar önemli olduğunu kendinize sık sık hatırlatın. Eğer neyi, ne için yaptığınız sorusuna aldığınız yanıt sizi tatmin etmiyorsa, o işle alakalı hedeflerinizi tekrar gözden geçirin!  

Kendimizi ödüllendirmeliyiz.Disiplinli ve planlı olmak iyi, güzel, hoş da hangimiz robot olmak isteriz ki? Bu, hayli korkunç bir şey! Hiçbirimiz sadece kurallara göre yaşayamayız. Bu, motivasyonumuzu kaybetmemizde ciddi anlamda olumsuz bir etkendir. Sonunda ödül alacağımızı düşünerek yaptığımız her işi tamamlarken hevesli ve son derece coşkulu oluruz. Ödül, bu anlamda olumlu bir pekiştireçtir.










KAYNAKÇA

-          http://tdkterim.gov.tr/bts/
-          Önder,İ.(1997).Tembellik Hakkı.Cogito,Çalışmak Yorar,sayı:12
-          Küken,G.(1997).Eğlenceli Felsefe.Cogito,Çalışmak Yorar,sayı:12
-          Erasmus,Deliliğe Övgü,Çeviren:Nusret Hızır,Kabalcı Yay.İstanbul,1992,Dördüncü Baskı
-          www.gencbeyin.com
-          Walter Kranz,Antik Felsefe,Metinler ve Açıklamalar,Çeviren:Suad,Y.Baydur,İstanbul Üniv.Edebiyat Fak.Yay.İstanbul 1948
-          Hesiodos,İşler ve Günler(311);Walter Kranz,Antik Felsefe
-          91 Bin Dev Öğrenci,Dünyanın Bütün Çiçekleri/Seçme Sözler,Kültür Yayınları,Malatya 2007
-          http://www.kisiselbasari.com



2 yorum:

  1. merhabalar öğretmenim:)
    öncelikle sayfanıza hayran kaldım...
    hele ki bu yazıyı tüm detayları ile okuduktan onra,tamamdır dedim...
    ben artık hep buralardayım...
    seve seve izleyiciniz oldum hemenn...
    bende sizi beklerimm nacizane sayfama...
    gönül dolusu sevgilerimle,şimdiden 24 kasım öğretmenler gününüzü kutluyorum buradan..
    :))

    YanıtlaSil
  2. merhabalar...teşekkür ederim gecikmeli olsa da çok sevindim yorumlarınıza...Allah a emanet olunuz.

    YanıtlaSil