7 Şubat 2011 Pazartesi

eleştirmeden düşün.

mayıs ın 18 ine kadar bir kedimizin olacağını aklımın ucundan geçirmezdim.
eve gelen misafrlerimiz hiç düşünmeden eleştirebiliyorlar.yazık hayvanlara..evlere hapsediyorsunuz..ay tüyleri dökülmez mi gibi...halı üstünde hatır yıkılmaz dan yola çıkarak sesimi çıkarmıyorum.kedimi seviyorum.insanlara tabiki çok değer veriyorum ama istediğim biraz anlayış

1 yorum:

  1. Kedi beslemek normal birsey. Ustad Bediuzzaman hazretlerininde kedileri varmis. Onlarin nicin yaratildiklarini dusunurken bir tanesi gelip kulagina Ya Rahim diye ses cikardigini isitmis. Devami burda :) Kedi bahsi, Nur Risâlelerinde olduğu gibi, Bediüzzaman Hazretlerinin hayatında da genişçe bir yer alır.


    Bizim Barla, Isparta ve Emirdağ'da yaptığımız tesbitlere göre ve görgü şahitlerinden de bizzat dinlediğimiz kadarıyla, buralarda Üstad Bediüzzaman'ın ikamet ettiği menzillerde birden çok kedileri varmış.
    Şahitler, Emirdağ'daki evinde iki adet kedi beslediklerini söylerken, Barla'da ise dört adet kedisi olduğunu Üstad'ın bizatihi kendisi ifade ediyor.


    Kedilerin rızıklarının bereket sûretinde geldiğini ve kendisinin de onların bereketinden istifade ederek onlara minnettar olduğunu da itiraf eden Hz. Bediüzzaman, bakın dört kedisiyle alâkalı olarak 24. Söz'ün başlarında neler ifade ediyor:


    "...Bir gün kedilere baktım; yalnız yemeklerini yediler, oynadılar yattılar. Hatırıma geldi, 'Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübârek denilir?' Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi. Sarîh bir sûrette, 'Yâ Rahîm, yâ Rahîm...' diyerek, güyâ hatırıma gelen îtirazı ve tahkiri, tâifesi nâmına reddedip yüzüme çarptı." (Age, s. 301)
    * * *
    Emirdağ'da ikamete mecbur edildiği dönemde, Üstad Bediüzzaman'ın Afyon'dan iki ziyaretçisi gelir. Onlar daha kendilerini tanıtmadan evvel, Üstad onlara "Hoşgeldiniz mollalar" diye hitap eder. Meğerse, ikisi de molla, yani hoca imişler, Üstad'ı bir din âlimi diye ziyarete gelmişler.


    Sohbet esnasında yanlarına Üstad'ın bir kedisi gelir. Üstad, biraz dolaştıktan sonra yanı başında oturan kediyi başından beline doğru sıvazlayarak sevmeye başlar. O kediyi okşadıkça, kedi de sarih bir sûrette "Ya Rahim, Ya Rahim..." diye mırıldanmaya başlar.

    Bu durum, mollaları ikinci kez şaşkına çevirir. Onların çokça şaşırdığını gören Üstad: "Mollalar, sizin kediniz de böyle 'Ya Rahim, ya Rahim' diyor mu?" diye sorar.


    Mollalar cevap verir: "Demez, yok efendim, bizimki demez."


    Hazret–i Bediüzzaman'ın onlara son sözü şu olur: "Der mollalar, der. Fakat, sizin kedilerin boğazından haram lokma geçtiği için, ağzı 'gargur' eder; tam olarak 'yâ Rahim, yâ Rahim'i çıkaramaz olur."


    Evet, ne dersiniz? Evlâtlarımızın boğazından geçen haram lokma onlara nasıl büyük zarar veriyorsa, aynı haram lokma kedi gibi mâsum ve mübarek hayvanları dahi menfî bir sûrette etkileyebiliyor, demek ki...


    Şu mübarek Ramazan hürmetine, Cenâb–ı Hak, bizlerin, evlâtlarımızın ve hatta hayvanlarımızın boğazından, kursağından haram lokma geçirtmesin.

    YanıtlaSil